Aşırı-Operasyonelleşme (Over-Operationalization) ve Stratejik İstihbarat: Sorunlar ve Tedbirler – Aykut Çağlak

3 Ekim 2025
6 dk okuma süresi

Operasyonel istihbarat faaliyetlerinin icrasında genellikle taktiksel ve anlık karar alma süreçlerine ve kısa vadeli tehditlere odaklanılırken, stratejik istihbarat çalışmalarında daha geniş ve uzun vadeli siyasi/askerî planlama analizleri üretilir. 

Operasyonel istihbaratta amaç, kısa vadeli tehditlere yönelik operasyonel müdahaleyi doğrudan desteklemektir. Stratejik istihbaratın amacı ise geniş bağlamı olan jeopolitik, ekonomik ve askerî konularda rasyonel öngörüler ve tehdit projeksiyonları üretmek ve siyasi karar alıcıların bu konulardaki politika geliştirme çalışmalarına katkı sunmaktır. 

Günümüzde, yapılandırılmış, yarı-yapılandırılmış ya da yapılandırılmamış veri kümelerinden oluşan ve uluslararası literatürde “big data (büyük veri)” olarak ifade bulan devasa veri koleksiyonları, bunun yanında yapay zekâ ve hızlı bilgi işleme teknolojileri operasyonel istihbaratı güçlendirirken diğer tarafta stratejik istihbaratın görünürlüğünü nispeten azaltmaktadır. 

Siyasi ve askerî kurum yöneticilerinin genellikle anlık operasyonel verilere ihtiyaç duymaları ve bu tür verilere yönelik bir beklenti içerisinde olmaları da stratejik istihbarat analizi yapan birimlerin daha az talep görmesine sebep olmaktadır. Dolayısıyla, operasyonel odaklı kültürün ağırlığı, stratejik birikim ve analiz faaliyetlerinin gerilemesi ya da körelmesi riskini beraberinde getirmektedir. Dünya liderleri, ülke yönetiminin aciliyetleri doğrultusunda operasyonel istihbaratı öncelikli olarak tercih etmekte; stratejik analiz onlar için “fazla uzun vadeli” ve “daha az acil” bir görünüm arz edebilmektedir. Bu da istihbarat faaliyetleri için ayrılan kaynakların tahsisinin daha ziyade operayonel istihbarata doğru kaymasına zemin hazırlamaktadır. 

21. yüzyılın teknolojik yeniliklerinin operasyonel istihbarata stratejik istihbarattan daha iyi entegre olması da stratejik istihbaratın metodolojik açıdan operasyonel istihbarattan bir adım geride olması sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca, stratejik istihbarat sistemlerinin teknolojik açıdan operasyonel istihbarat sistemlerinden çok daha az donanımlı olması, 21. yüzyıl istihbaratının yadsınamaz gerçeklerinden biri olarak karşımızda durmaktadır. Stratejik istihbaratta zayıflık olarak da tanımlanabilecek bu durum, kontr-istihbarat faaliyetlerinin etkinliğini de azaltıcı niteliktedir. 

Yukarıda sayılan sebeplerden dolayı, dünya istihbarat kültüründe genel itibariyle “aşırı-operasyonelleşme” (over-operationalization) süreci hız kazanmış durumdadır. Bu bağlamda, istihbarat servisleri için “aşırı-operasyonelleşme” kavramı kapsamında beş temel sorun alanı belirlemek mümkün görünmektedir:  

  1. Kaynak Dönüşümü 
  1. Kurumsal Silolar 
  1. Güven ve Etki 
  1. Teknoloji Adaptasyonu 
  1. Kontrol Kaybı 

Birincisi, aşırı-operasyonelleşme ile kaynakların ağırlıklı olarak operasyonel birimlere kaydırılması, stratejik birimlerin nispeten daha az sayıda personel ve daha kıt kaynaklarla işletilmesine sebep olmakta, bu durum, istihbarat servislerinde bir “kaynak dönüşümü” sorunu ortaya çıkarmaktadır. Siyasi karar alıcıların, günümüz hızlı siyasi gelişmelerinin de etkisiyle, operasyonel odaklı bir bakış kazanmaları da istihbarat servislerinde bölünme ya da dengesizlik yaratabilecek bir unsurdur. Çünkü operasyonel istihbarat birimlerindeki üst düzey donanım hem stratejik istihbarat hem de kontr-istihbarat birimlerini özellikle de uzun vadede, daha izole birimler haline getirebilecektir. Böylece, kurumsal silolarda sorunlar yaşanabilme ihtimal ve potansiyeli, ikinci sorun alanı olarak belirmektedir. 

Aşırı-operasyonelleşme, stratejik analizlerin siyasi karar alıcılar tarafından görmezden gelinmesi ya da daha az önemsenmesi riskini de barındırdığından bir tür “güven ve etki” sorunsalıyla da karşılaşılması kaçınılmaz görünmektedir. Sherman Kent’in 1966 yılındaki, “istihbari bir konu ne kadar iyi analiz edilirse edilsin siyasi karar alıcılar bu analizlere yeterince güvenmemektedir” şeklindeki tespiti bugün de büyük oranda geçerliliğini korumaktadır. Güven ve etki sorun alanı aynı zamanda, stratejik istihbarat birimlerinde görevlerini icra eden personelin motivasyonunu olumsuz yönde etkileyebilecek faktörlerden biri olarak da öne çıkmaktadır. 

Operasyonel istihbarat sistemlerinin teknolojiye stratejik istihbarat sistemlerinden daha hızlı adaptasyon sağlaması teknoloji adaptasyonunu aşırı-operasyonelleşmenin dördüncü temel sorun alanı haline getirmektedir. 21. yüzyıl istihbarat tarihinde yakın zamanda yaşanan birtakım gelişmelerde de bu sorun kendini somut bir şekilde gösterebilmektedir. Örneğin; 2025 yılının Haziran ayında İsrail’in İran’a saldırısı sırasında MOSSAD tarafından İranlı üst düzey isimlere yönelik olarak ve yüksek teknolojik kapasite kullanılarak gerçekleştirilen hedefli suikastler, aşırı-operasyonelleşmeyi öne çıkaran fakat bununla birlikte stratejik istihbaratı gölgede bırakır niteliktedir. Bahsi geçen dördüncü sorun alanıyla bağlantılı olarak, operasyonel faaliyetlere ve çalışmalara aşırı yük binen ortamlarda stratejik istihbaratın ve nispeten de kontr-istihbaratın arka planda kalması, istihbarat servislerini beşinci sorun alanı yani kontrol kaybı problemiyle karşı karşıya getirmektedir. 

İstihbarat faaliyetlerinin dünya genelindeki işleyişine bakıldığında özellikle de teknolojinin kullanımı bağlamında, stratejik istihbarat birimlerinin operasyonel istihbarat birimlerini yakalaması oldukça zor görünmektedir. Bu da beraberinde hiç kuşkusuz, aşırı-operasyonelleşmenin daha da ivmelenmesi sonucunu doğuracaktır. Teknik açıdan bakıldığında da somut veri ve teknolojik araç yetersizliği, stratejik istihbaratın operasyonel istihbaratın gerisinde kalmasına sebep olacaktır. Bu durum da yine doğal olarak stratejik istihbaratın etki alanını daraltacak ve aşırı-operasyonelleşmenin önünü açacaktır. 

Aşırı-operasyonelleşme istihbarat servislerinin işleyişinde çeşitli risk ve sorun alanları oluşturuyor olmasına rağmen bu risk ve sorunların önüne geçebilecek tedbirler alınması da elbette mümkündür. Gizli servislerin operasyonel ve stratejik istihbarat birimleri arasında dengeli bir kaynak/finansman ve insan gücü dağılımı sağlamaları söz konusu riskleri minimize edebilecek, sorun alanlarını daraltabilecek tedbirlerdendir. Siyasi karar alıcıların stratejik istihbarata karşı tutumlarını değiştirebilecek lider eğitimleri de aşırı-operasyonelleşmeyi engelleyebilecek ve stratejik istihbarat analizinin etki alanını genişletebilecek nitelikte bir tedbir olacaktır. Bunun yanında, stratejik istihbarat birimlerinin teknolojik donanımlarının artırılması ve ilgili personelin teknoloji adaptasyonunun sağlanması da kısa vadede olmasa da uzun vadede aşırı-operasyonelleşmenin önüne geçebilecektir. Aşırı-operasyonelleşme riskinin giderilmesi, stratejik istihbaratın modern dünyadaki öneminin yeniden teyit edilmesine ve etki alanının genişletilmesine bağlıdır. 

Aykut Çağlak

ODTÜ Tarih Bölümü’nde lisans, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. Türk ve Rus İstihbaratı (1900-1925) başlıklı doktora teziyle dünya literatüründeki ilk “tarihsel istihbarat” çalışmasına imza attı. İstihbari gelişmelerin tarihsel olaylar içindeki yerini anlaşılır kılmayı amaçlayan ve karşılaştırmalı istihbarat tarihinin önemine vurgu yapan yazar akademik çalışmalarında tamamen istihbarat ve istihbarat tarihine odaklanıyor. 

Bu yazıya atıf için: Aykut Çağlak, "Aşırı-Operasyonelleşme (Over-Operationalization) ve Stratejik İstihbarat: Sorunlar ve Tedbirler – Aykut Çağlak" Global Panorama, Çevrimiçi Yayın, 3 Ekim 2025, https://www.globalpanorama.org/2025/10/asiri-operasyonellesme-ve-stratejik-istihbarat-sorunlar-ve-tedbirler/

Bülten Aboneliği

Sosyal Medyada Paylaşın

PDF Kaydedin / Çıktı Alın

Editörün Seçtikleri

Copyright @ 2025 Global Academy. Design & Development brain.work

Çevrimiçi olarak yayımlanan yazıların tüm telif hakları Panorama dergisine aittir. Aksi belirtilmediği sürece, yayımlanan yazılarda belirtilen görüşler yalnızca yazarına / yazarlarına aittir. UİK, Global Akademi, Panorama Yayın Kurulu ile editörleri ve diğer yazarları bağlamaz.