Bu rapor, NATO Bilim Barış ve Güvenlik (SPS) Programı kapsamında sağlanan destekle Nisan 2025’ten itibaren ve iki yıl sürmesi planlanan SecureBlackSea projesinin ilk 6 ayında gerçekleştirilen faaliyetlerin özetini içermektedir.
Global Akademi adına Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Aydın’ın genel koordinatörlüğü altında Stephanie Fenkart (International Institute for Peace, Viyena), Prof. Dr. Ayça Ergun Özbolat (ODTÜ, Ankara), Prof. Dr. Dimitrios Triantaphyllou (Institute of International Relations, Panteion University, Atina) ve Dr. Nazlı Kazanoğlu (Nişantaşı Üniversitesi, İstanbul)’dan oluşan araştırma ekibince yürütülen proje, Karadeniz havzasında giderek karmaşıklaşan güvenlik ortamına yönelik kapsamlı bir analiz ve politika çerçevesi geliştirerek, bölgesel istikrarın yeniden inşası için NATO’nun stratejik öncelikleriyle uyumlu, çok katmanlı bir güvenlik ve işbirliği modeli tasarlamayı amaçlamaktadır. SecureBlackSea, Karadeniz’in tarih boyunca hem rekabet hem de işbirliği alanı olarak şekillenen jeopolitik yapısını analiz ederek, gelecek için bölgeye yönelik sürdürülebilir bir güvenlik mimarileri tasarlamayı hedeflemektedir. Bu çerçevede askeri tehditlerin yanı sıra hibrit savaş biçimleri, enerji güvenliği, çevresel riskler ve demokratik gerileme gibi yeni nesil güvenlik konuları da projenin merkezinde yer almaktadır.
SecureBlackSea yalnızca akademik bir araştırma değil; aynı zamanda karar alıcılar, düşünce kuruluşları ve bölge ülkelerinden uzmanlar arasında doğrudan diyalog kurmayı hedefleyen bir politika laboratuvarı olarak tasarlandı. Proje Türkiye, Romanya, Bulgaristan, Gürcistan, Moldova, Ukrayna, Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya’yı kapsayan geniş bir coğrafyayı merkeze alıyor.
Projenin ilk 6 ayı boyunca (14 Nisan 2025-14 Ekim 2025) hedeflenen tüm faaliyetler başarıyla tamamlandı. Buna göre, öncelikle 14–15 Nisan 2025’te Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirilen açılış toplantısında proje ortakları bir araya gelerek metodolojik çerçeve, saha çalışması planı ve zaman çizelgesini netleştirdiler. Ardından bu dönemde iki çevrimiçi seminer düzenlendi ve dört politika notu yayımlandı. Ayrıca bölgeyle ilgili güvenlik yazınını sistematik biçimde analiz eden kapsamlı bir literatür taraması raporu hazırlandı. Gürcistan ve Bulgaristan’da yapılan saha ziyaretlerinde ise 20’nin üzerinde uzmanla derinlemesine mülakat gerçekleştirildi. Bu görüşmeler, bölge ülkelerinin güvenlik algıları, tehdit öncelikleri ve NATO-AB ekseninde şekillenen işbirliği dinamiklerini anlamak açısından kritik veri sağlıyorlar.
Projenin ilk webinarı, 16 Mayıs 2025’te “Security Challenges in the Black Sea Region: Conflict Lines, Spoilers, and Prospects for Cooperation” başlığıyla gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Stephanie Fenkart’ın yaptığı oturumda, Ivane Javakhishvili Tbilisi State University, Gürcistan’dan Kornely Kakachia ve German Council on Foreign Relations, Almanya’dan Stefan Meister bölgesel güvenliğin kırılgan hatlarını tartıştı. Katılımcılar, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve Ukrayna işgalinin Karadeniz’i yeniden bir jeopolitik rekabet sahasına dönüştürdüğünü; NATO’nun bölgedeki varlığının ise henüz kurumsal bir çerçeveye oturmadığını vurguladı. Oturum sonunda, AB-NATO eşgüdümünün güçlendirilmesi ve işlevsel, esnek iş birliği modellerinin geliştirilmesi çağrısı öne çıktı.
İkinci çevrimiçi seminer, 20 Haziran 2025’te “Geopolitical Dynamics Impacting Energy Security” başlığıyla düzenlendi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Ayça Ergun Özbolat’ın üstlendiği etkinlikte Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mitat Çelikpala ve Center for Analysis of International Relations’tan Shahmar Hajiyev konuşmacı olarak yer aldı. Oturumda enerji güvenliği, hem bölgesel istikrarı güçlendirebilecek hem de gerilimleri derinleştirebilecek bir unsur olarak ele alındı. TANAP ve Trans-Adriyatik boru hattı gibi projelerin enerji arzını çeşitlendirmede oynadığı olumlu role rağmen, altyapıların güvenliği, enerji popülizmi ve şeffaflık eksikliği gibi sorunlar vurgulandı.
Bu çevrimiçi seminerlerin çıktısı olarak dört politika notu yayımlandı: (1) Rethinking the EU’s Black Sea Policy – Stefan Meister; (2) Cooperation Under Pressure – Kornely Kakachia; (3) Energy Security in the Black Sea – Mitat Çelikpala; (4) Geopolitical Dynamics Impacting Energy Security – Shahmar Hajiyev. Bu belgeler, Avrupa Birliği’nin bölgeye yönelik parçalı yaklaşımını, geleneksel çok taraflı mekanizmaları ve enerji-güvenlik ilişkilerinin yeniden çerçevelenmesi ihtiyacını tartışarak NATO perspektifinden yeni politika önerileri geliştirdi.
Haziran ve Eylül 2025’te yapılan Gürcistan ve Bulgaristan ziyaretleri, yerel güvenlik algılarının haritalandırılması açısından projenin önemli noktalarından biri oldu. Gürcistan’da demokratik gerileme ve Rusya baskısı, Bulgaristan’da ise AB üyeliğine rağmen devam eden kurumsal kırılganlıklar öne çıkan temalar arasında yer aldı. Görüşmeler, bölgedeki güvenlik sorunlarının yalnızca askeri değil; yönetişim, enerji ve toplumsal direnç unsurlarıyla da bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Toplanan veriler şu an analiz aşamasında ve bir sonraki dönemde yayımlanacak.
Diğer yandan, “Revisiting the Security Challenges and Regional Cooperation Structure in the Wider Black Sea” başlıklı literatür raporu, bölgenin tarihsel ve çağdaş güvenlik dinamiklerini bir araya getirmektedir. Bulgular, Karadeniz’in Soğuk Savaş sonrası dönemde marjinalleştiğini; ancak 2008 Gürcistan savaşı, 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve 2022’de Ukrayna’yı işgaliyle yeniden transatlantik güvenliğin merkezine oturduğunu göstermektedir. Rapor, bölgenin “köprü ve fay hattı” olma ikiliğini vurgularken, demokratik gerileme, enerji bağımlılığı ve kurumsal zayıflık gibi unsurların sürdürülebilir barışı engellediğini saptamaktadır. Türkiye’nin NATO müttefiki ve bölgesel güç olarak oynadığı çok yönlü rol, AB’nin stratejik odak eksikliği, Rusya’nın askeri, enerji ve hibrit araçlarla etkisini sürdürmesi raporun temel bulguları arasındadır. Ayrıca mevcut kurumsal çerçevelerin –Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı vb– askeri tırmanmayı önlemede yetersiz kaldığı, bu nedenle daha esnek, işlev temelli işbirliği modellerine ihtiyaç duyulduğu vurgulanmaktadır.
İlk aşama çıktıları, bölge güvenliğinin dört temel eksen etrafında yeniden şekillendiğini ortaya koymaktadır. (1) Askerî ve Hibrit Tehditler: Rusya’nın kalıcı askerî varlığı, siber saldırılar ve dezenformasyonun bölgesel güvenliği dönüştürdüğü belirtilmektedir. (2) Enerji Güvenliği: Enerji hatları hem stratejik bağımlılık hem de iş birliği potansiyeli taşımaktadır. (3) Kurumsal Zayıflık: Geleneksel çok taraflı yapılar işlevini yitirirken, minilateral girişimler öne çıkmaktadır. (4) Demokratik Dayanıklılık: Popülizm ve otoriterleşme eğilimleri, bölgesel dayanışmayı zayıflatmaktadır.
Sonuç olarak, SecureBlackSea’nin ilk altı ayı, akademi-politika işbirliğinin somut sonuçlar üretebileceğini göstermiştir. Proje, Karadeniz’in yalnızca bir çatışma alanı değil, aynı zamanda enerji geçişi, çevresel dayanıklılık ve bölgesel diplomasinin kesişim noktası olduğunu vurgulamaktadır. Elde edilen ilk bulgular, bölgedeki güvenlik anlayışının klasik askeri dengelerden öteye geçmesi gerektiğini; ekonomik, çevresel ve yönetişim boyutlarının güvenlik stratejilerinin ayrılmaz parçası haline geldiğini ortaya koymaktadır.