Hindistan’la Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki yakınlaşma Yeni Delhi’nin Phalgam terör saldırısının arkasında olduğunu iddia ettiği Pakistan’a karşı 6 Mayıs’ta başlattığı Sindoor operasyonu sırasında Pakistan’ı koşulsuz olarak askeri, siyasi ve diplomatik olarak desteklemekle suçladığı Türkiye’ye yönelik tepkilerinden biri olarak dikkat çekmektedir. Ne var ki Hindistan’la GKRY’nin yakınlaşması yeni başlamadığı gibi sadece Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) karşıtlığıyla da kolay kolay açıklanabilir gibi görünmemektedir. Dikkatle incelendiğinde aslında bunun son 8-10 yıl içinde gelişen bir süreç olduğu ve gerisinde Hindistan-Türkiye ilişkilerinden öte saikler olduğu anlaşılacaktır.
Hindistan-GKRY yakınlaşması, Hindistan’ın küresel güç olma vizyonunun bir yansıması olarak, ekonomik, stratejik ve diplomatik hedeflere hizmet eden çok boyutlu bir ortaklık olarak ele alınmalıdır. Bu ilişki, Türkiye ve KKTC’ye karşı ortak bir duruşu içerse de, esas olarak Hindistan’ın AB, Ortadoğu ve Akdeniz’deki stratejik varlığını güçlendirme çabasından beslenmektedir. Ancak, bu ortaklığın geleceği, küresel güç dengelerindeki değişimlere, Hindistan’ın ekonomik önceliklerine ve bölgesel dinamiklere bağlıdır. Hindistan’ın pragmatik dış politika anlayışı, GKRY ile ilişkilerini şekillendiren temel faktörlerden biri olmaya devam edecektir.
Hindistan’ın Küresel Güç İddiası ve “Genişletilmiş Komşuluk Vizyonu”
Genişletilmiş komşuluk vizyonunun felsefi olarak, bağımsızlığından bu yana Hindistan’ın dış politikasını etkileyen Vasundhara Kutumbakam (dünya büyük bir ailedir) fikriyle birebir örtüştüğünü ileri sürenler olsa da coğrafi sınırların ötesinde kültürel, ekonomik ve stratejik bağlara dayalı genişletilmiş komşuluk yaklaşımının benimsenmeye başlaması 1991’de yaşanan ekonomik krizi sonrasındaki döneme rastlar. Bu vizyonun temelinde Narasimha Rao hükümeti döneminde Hindistan’ın Güneydoğu Asya ülkeleriyle etkileşim kurma ve Çin’in bölgedeki nüfuzunu azaltma politikası yatmaktadır.
Hindistan hükümetlerini coğrafi sınırların ötesinde kültürel, ekonomik ve stratejik bağlara dayalı bir yaklaşımı benimsemeye götüren en önemli neden Hindistan’ın yakın komşusu olan Güney Asya’nın Hindistan için yeterli büyüklükte bir ekonomik alan oluşturamadığının düşünülmeye başlanmasıdır.
Eski Başbakan İndira Gandhi’nin Güney Asya odaklı yaklaşımından farklı olarak bölgenin en dinamik ekonomilerine ve inovasyon merkezlerine sahip olan Doğu ve Güney-Doğu Asya ile ekonomik ve stratejik ilişkiler kurulması üzerinde duran Doğu’ya Bak (Look East) yaklaşımı Hindistan’ın korumacı ekonomik politikalarından uzaklaşarak küresel entegrasyona yönelmesi ve ekonomik liberalleşmesini desteklemek anlamına geliyordu. Bunun için ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği) ülkeleriyle ticareti ve yatırımı artırmak amaçlanıyordu. Onu takip eden Doğu’da Harekete Geç (Act East) politikası ise birincisinden farklı olarak sadece ekonomik hedefleri değil, aynı zamanda güvenlik, savunma ve kültürel işbirliklerini de kapsayan bir vizyonu içermekteydi. Başlangıçta ASEAN ülkeleri, Japonya, Güney Kore ve Pasifik Adaları gibi bölgelerle ilişkili görünse de zamanla genişletilmiş komşuluk küresel bir güç olma hedefini destekler nitelikte kapsamlı bir stratejik vizyonu ve Hindistan’ın çok daha geniş bir coğrafyaya bakışını şekillendirmeye başlamıştır.
“Hindistan’ın Güney Asya’nın klostrofobik sınırlarından çıkması gerektiğini” savunan Atal Bihari Vajpayee 1998-2004 yılları arasındaki BJP yönetimine göre Hindistan’ın endişeleri ve etkileşimlerinin Güney Asya’nın ötesine geçmesi gerektiğini savunmakta idi.. Bu nedenle de Hindistan’ın dış politikaları ve stratejik adımlarının sadece Güney Asya’daki yakın komşularını değil Güney Asya’nın ötesindeki bölgeleri yani Hindistan’ın uzaktaki komşularını da kapsamalı fikri gelişti. 1999’da Hindistan büyükelçilikleri, genişletilmiş komşuluğun sadece coğrafi anlamda değil, aynı zamanda kalkınma ve güvenlik gibi büyük sorunlarla da bağlantılı olduğunu savunmaya başladılar..
2004’ün sonlarında göreve gelen Manmohan Singh liderliğindeki Kongre Partisi de genişletilmiş komşuluğun Hindistan güvenlik ve dış politika çıkarları açısından önemini vurgulamayı sürdürdü. 2000’li yıllarda Hindistan hükümeti için uzaktaki komşular “Süveyş Kanalı’ndan Güney Çin Denizi’ne kadar uzanan ve Batı Asya, Körfez, Orta Asya, Güneydoğu Asya, Doğu Asya, Asya Pasifik ve Hint Okyanusu Bölgesi’ni de içine alan bir alanı” ifade ediyordu. Manmohan Singh’in Kongre liderliğindeki hükümetinde, Savunma Bakanı Shekhar Dutt’a göre ülkenin büyüklüğü ve uluslar topluluğundaki rolü göz önüne alındığında, Hindistan’ın güvenlik endişeleri yakın çevresi ile sınırlı değildi.” Hindistan’ın güvenlik ortamı, Basra Körfezi’nden Malakka Boğazı’na kadar Hint Okyanusu boyunca uzanmakta ve Kuzeybatı’da Orta Asya bölgesi, Kuzeydoğu’da Çin ve Güneydoğu Asya’yı kapsamaktaydı.
Hindistan’ın Güneydoğu Asya’daki komşularıyla ticaret ve yatırımı teşvik etmek için geliştirdiği Doğuya Bak politikasını başarıyla uyguladıktan sonra, artan enerji ihtiyacı, genişletilmiş komşuluk politikasının şekillenmesinde merkezi bir rol oynamaktadır. Kullandığı petrolün %80’ini, doğal gazın %54’ünü ve kömürün %24’ünü ithal etmekte olan Hindistan için Batı Asya ve Orta Asya gibi enerji zengini bölgelerle işbirliği, enerji güvenliğini sağlamada kritik bir öneme sahiptir.
Genişletilmiş Komşuluk Politikası ile Hindistan’ın küresel etkisini artırmak, enerji güvenliğini sağlamak ve Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (Belt and Road Initiative: BRI) gibi projelerine karşı denge oluşturmak amaçlanmıştır. Genişletilmiş Komşuluk Politikası, özellikle Narendra Modi hükümeti altında, ASEAN ülkeleriyle ekonomik, denizcilik ve güvenlik bağlarını derinleştirmeyi hedefleyen Doğu’da Etkili Ol (Act East), Orta Doğu’ya yönelik Batıya Bak (Look West), enerji zengini Orta Asya ülkeleriyle işbirliğini teşvik eden Orta Asya’ya Bağlan (Connect Central Asia) ve Hint-Pasifik Vizyonu gibi politikalar aracılığıyla şekillenmiştir.
Hindistan’ın Orta Doğu Politikası
Batıya Bak Politikası Körfezi ülkeleri, İsrail ve İran olmak üzere üç ana eksene dayanmaktadır. Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) önemli petrol ve gaz rezervleri, Hindistan’ın enerji ihtiyaçları için son derece önemlidir. Ayrıca bu ülkeler önemli sayıda Hintli gurbetçiye ev sahipliği yapmakta olup tüm yabancı para transferlerinin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Soğuk Savaş döneminde başlıca küresel ortağı olan Sovyetler Birliği’nin çöküşü sonrasında baskın güç olan Amerika Birleşik Devletleri ile işbirliğine giren Hindistan, ABD’nin İsrail’e verdiği destekten de etkilenerek 1992 yılında İsrail ile tam diplomatik ilişkiler kurmuştur. O günden bu yana iki ülkenin ekonomik, askeri, tarımsal ve siyasi alnlarda bağları önemli ölçüde gelişmiştir. Zamanla İsrail Hindistan’ın birincil askeri teçhizat tedarikçisi ve önemli bir ticaret ortağı haline gelmiştir. Narendra Modi, 2014 yılında ülkenin başbakanı olarak seçildiği yıl İsrail, Hindistan’a 662 milyon dolar değerinde silah ve savunma malzemesi ihraç etmiştir. Hindistan’daki Müslümanların Filistin konusunda hassasiyetlerini önemsemeyen Hint Halk Partisi (Baharatiya Janaya:BJP) iktidarında iki ülke arasındaki ilişkiler iyice sağlamlaşmıştır.
2020 yılında ABD’nin arabuluculuğunda İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri ((BAE), Bahreyn, Sudan ve Fas arasında imzalanan İbrahim Anlaşmaları hem İsrail ile hem de Arap ülkeleriyle aynı anda güçlü ilişkiler kurabilmenin yolunu açmıştır. Bu Hindistan, İsrail, ABD ve BAE arasında Hindistan’ın küresel etkisini genişletmesine ve Batı Asya profilini geliştirmesine olanak tanıyabilecek I2U2 Grubu olarak tanımlanan dörtlü bir işbirliği çerçevesinin oluşturulmasını da mümkün kılmıştır. Su, enerji, ulaşım, uzay, sağlık ve gıda güvenliği alanlarında ortak yatırımlara ve yeni girişimlere odaklanmayı hedefleyen grubun gıda güvenliği ve girişimci odaklı yatırımların yanı sıra, temiz enerji girişimiyle de Hindistan’a fayda sağlaması beklenmektedir.
1947’de bağımsızlığını kazanana kadar ortak bir sınır paylaşmış olduğu İran, Hindistan için stratejik olarak da önemlidir ve aralarındaki iniş çıkışlar özellikle ABD’nin İran’a yaptırımları sıkılaştırmasının yanı sıra İran ve İsrail arasındaki gerginlikten de olumsuz etkilenmektedir. Hindistan’ın İran’dan petrol ithalatı 2018’deki yaptırımlarla yüzde 90 oranında azalmış 2019 sonuna doğru ise nerdeyse sıfırlanmıştır.
İran’ın Sistan-Belucistan eyaletinin güneyinde bulunan Güney Asya, Orta Asya ve Batı Asya’nın (veya Orta Doğu’nun) kesiştiği noktada yer aldığı için büyük bir stratejik öneme sahip görünen Çahabahar Limanı Çin’in Kuşak Yol Girişimine karşı bir denge unsuru olarak ön plana çıkmıştır. Hindistan ve İran arasında 13 Mayıs 2024 tarihinde imzalanan 10 yıllık uzun vadeli anlaşma, projenin ilerleyişinde önemli bir dönüm noktası olmuşsa da ABD yaptırımlarının, altyapı eksiklikleri ve bölgesel rekabet gibi zorlukların projenin tam potansiyeline ulaşmasını sınırlayabildiği görülmektedir.
Hindistan AB İlişkilerinin Güçlendirilmesi
Hindistan’ın ticaret ve yatırım ağlarını genişletmeyi amaçlayan vizyonu içindeki ağlar Avrupa’yı da içine almaktadır. Hindistan-AB İlişkilerinin güçlendirilmesi Hindistan’ın Çin ve ABD’ye karşı ekonomik bağımsızlığını güçlendirmek için stratejik bir ortaklık olarak görülebilir. AB, Hindistan’ın en büyük ticaret ortağıdır ve 2023’te mal ticareti (Hindistan’ın toplam ticaretinin %12.2’si) 124 milyar Euro’ya ulaşmıştır. 2020’de 30.4 milyar Euro olan hizmet ticareti ise 59.7 milyar Euro’ya yükselmiştir AB Hindistan’a 2000-2023 arasında 107.27 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım (Foreign Direct Investment: FDI) yapmıştır. AB’nin Hindistan’daki yatırım hisselerinin 2022’de 108.3 milyar Euro’ya ulaştığı görülmektedir.
Hindistan ve AB, 2022’de Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerini yeniden başlatmış olup 2025 sonuna kadar tamamlamayı hedeflemektedir. Bu anlaşma, gümrük vergi engellerini kaldırarak ve düzenleyici uyumu sağlayarak ticareti artırmayı amaçlamaktadır. 2016’da revize edilen Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması, iki ülke arasındaki yatırımları teşvik etmiştir.
Hindistan GKRY İlişkilerinin Tarihi Arka Planı
Hindistan ve Kıbrıs arasındaki ilişkiler Hindistan’ın Kıbrıs’ın bağımsızlık mücadelesine verdiği destek kadar ve Bağlantısızlar Hareketindeki ortaklıklarıyla da şekillenmiştir. 1955 yılında Bağlantısızlar hareketi Bandung Konferansı ile resmen hayata geçirilirken Türkiye’nin ciddi bir Sovyet tehdidi karşısında Batı ittifakına katılması, Hindistan’ın 1955’de Bağlantısızlar Hareketinin liderlerinden biri olması Türkiye ile Hindistan’ın yollarını ayırmıştır. Türkiye’nin Bandung Konferansı’nda sergilediği Batı yanlısı tutumun olumsuz etkileri özellikle BM’de görüşülmeye başlanan Kıbrıs meselesinde ortaya çıkmıştır. Eski sömürgeler kendi ülkelerinde azınlık problemleri ile uğraştıklarından Kıbrıs’ta azınlık durumunda gördükleri Türklere ön yargı ile yaklaşmışlardır.
1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti ise 1961’de Belgrad’da Bağlantısızlar Hareketi’nin kurucularından biri olmuş ve Soğuk Savaş döneminde Hindistan’ın öncülük ettiği Bağlantısızlar Hareketinde aktif rol almıştır. Kıbrıs Rum halkının lideri Makarios halkların kendi kaderlerini belirleme hakları, tam bağımsızlık, yabancı üslere ve müdahalelere karşı olmak gibi kavram ve politikaları benimseyerek bağlantısız ülkelerle yakın ilişkiler kurmuştur. Kıbrıs meselesi Bağlantısızların 1964’de gerçekleşen ikinci toplantısı Konferansın ana gündem maddelerinden biridir.
Hindistan günümüzde GKRY’nin ada üzerindeki egemenliğini ve adanın toprak bütünlüğünü tanımakta ve KKTC’nin tanınmasına karşı çıkarken GKRY Keşmir konusunda Hindistan’ın pozisyonunu desteklemeyi sürdürmektedir.
Mayıs başında Pakistan’la yaşanan çatışmanın ardından Hindistan Başbakanı Narendra Modi ilk dış ziyaretini GKRY’ne gerçekleştirmiştir. Modi’ye “Hindistan-Kıbrıs ilişkilerini güçlendirme ve küresel barışa katkı” çabaları nedeniyle adını Kıbrıs’ın ilk cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios III’ten Kıbrıs’ın en yüksek sivil nişanı takdim edilmiştir. Bu gelişmenin 8 yıl öncesinde yani 2017’de Rum lider Nicos Anastasiades’ Hindistan ziyaretinde savunma ve teknoloji (askerî eğitim, siber güvenlik ve savunma araştırmalarında ortaklık), hava taşımacılığı, denizcilik (Hint Okyanusu güvenliği politikası kapsamında denizcilik güvenliği), tarım ve su yönetimi konularında işbirliği üzerinde durulmuş, turizm alanlarındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin daha da güçlendirilmesi ve kültürel değişim programlarının genişletilmesi konularında anlaşmalar imzalanmıştır. Hindistan, Kıbrıs’ın AB vergi cenneti listesinden çıkarılması için destek sözü de vermiştir.
Bu ziyareti Hindistan Cumhurbaşkanı Ram Nath Kovind’in 2018’te gerçekleşen ziyareti izlemiştir. Ekonomik, kültürel ve diplomatik bağların geliştirilmesi yolundaki kararlılığı ortaya koyan Kovind’in ziyareti, Hindistan’ın genişletilmiş komşuluk politikası kapsamında Akdeniz’deki stratejik varlığını güçlendirme çabasını yansıtmaktadır. Aynı bağlamda GKRY’ne bir başka ziyaret 2022’de Hindistan Dışişleri Bakanı Dr. Subrahmanyam Jaishankar tarafından gerçekleştirilmiştir. Hindistan-GKRY diplomatik ilişkilerinin 60. yıl dönümüne denk gelen ziyarette görüşmeler, ekonomik işbirliği, stratejik bağlar, savunma, kültürel diplomasi ve enerji güvenliği konularına odaklanmıştır.
Hindistan GKRY Yakınlaşmasındaki Sıçramanın Nedenleri
“Hindistan’ın Arka Bahçesinde Türkler” başlığını taşıyan 21 Temmuz 2025 tarihli yazımda belirttiğim gibi Hindistan, sadece Türkiye’nin Pakistan ile yakın ilişkileri ve Keşmir meselesinde Pakistan’ı desteklemesi nedeniyle değil aynı zamanda arka bahçesinde Türkiye’nin artan etkisi nedeniyle de rahatsızlık duymaktadır. Bu stratejik arayış içeride Türk ve Müslüman karşıtı yeni bir kimliğin oluşturulma çabalarıyla da uyum halindedir. GKRY ise, Türkiye’nin 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtını “işgal” olarak görmekte ve KKTC’yi desteklemesini bir tehdit olarak algılamaktadır. Bu bağlamda, Rum limanlarının Hint savaş gemilerine açılması kadar ortak işbirliği bildirgesinde deniz bölgelerindeki egemenlik haklarıyla ilgili olarak Türkiye’nin taraf olmadığı Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) özel vurgu yapılmasının ve sözde Sevilla haritasına destek aranmış olmasının Türkiye’ye karşı ortak bir duruşu ifade ettiğini söylemek mümkündür.
Komşuları Düşman Uzak Devletler Müttefik Gören Anlayış
Aslında Hindistan’ın uzak coğrafyalardaki devletlerle özellikle de “düşmanlarının düşmanlarıyla” yakın ilişkiler kurma anlayışının uzun bir geçmişi vardır. Bu özellikle de günümüzde hala önemini koruyan ve Hindistan’ın Makyaveli olarak da bilinen Hintli bilgin Kautilya’nın (Çanakya) yazılarında önemle durduğu hususlardan biridir. Maurya İmparatorluğu döneminde (M.Ö. 322-M.Ö. 185) Kral Chandragupta Maurya’nın baş danışmanlığını yapan Kautilya biri Arthashastra, diğeri Chanakya Niti adında iki kitap yazmıştır. Kautilya’ya göre sınır komşuları doğal düşmanlar uzak devletler ise müttefik olarak görülmelidir. Kautilya’nın görüşleri aslında Maurya İmparatorluğu’nun sınırlarını nasıl genişletebileceğiyle ilgilidir. Günümüzde Hindistan’ın Pakistan ve Çin dışındaki yakın komşularıyla toprak meseleleri yoktur. Ancak dış politikada Kautilya’nın tavsiye ettiği çıkar odaklı dış politika anlayışla pragmatik duruş önemini sürdürmektedir. Ayrıca Hindistan’ın küresel etkisini arttırması için enerji güvenliğinin ve ekonomik büyümesinin ne denli önemli olduğunu hatırlatmada Hintli uzmanlar hala Kautilya’nın Arthashastra’da vurguladığı “artha” (ekonomik refah) kavramına atıf yapmaktadır.
Avrupa Birliği’ne Köprü Olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
Hindistan’ın küresel bir güç olarak etkisini genişletmek amacıyla hayata geçirmeye çalıştığı Genişletilmiş Komşuluk Politikası içinde AB ile ilişkilerin geliştirilmesinin özel bir önemi bulunmaktadır. Hindistan’ın ticaret ve yatırım ağlarını genişletmeyi amaçlayan vizyonu içindeki ağlar Avrupa’yı da içine almaktadır. Bu bağlamda, Hindistan’ın Avrupa ve Ortadoğu ile bağlantısını güçlendirme çabaları, Kıbrıs’ın stratejik konumu nedeniyle önem kazanmaktadır.
Hindistan GKRY’i AB ve Doğu Akdeniz’deki kilit ortaklarından biri olarak görmektedir. GKRY’nin AB üyeliği, Hindistan’ın Avrupa pazarına dolaylı erişimini kolaylaştırmaktadır. Ayrıca GKRY’nin AB Konseyi dönem başkanlığını 2026’nın ilk yarısında devralmaya hazırlandığı da düşünülürse, adayı AB’ye bir “köprü” olarak gören Hindistan’ın bu ilişkileri ilerletmeye neden bu kadar hevesli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Modi’nin ziyareti sırasında Hindistan’ın beklentilerini güçlendirir şekilde Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, 2026’da AB dönem başkanlığı sırasında Hindistan ile ekonomik ilişkilerine öncelik vereceğini belirtmiştir. Hindistan açısından bu yakınlaşma AB pazarına erişimini artırma ve Kıbrıs’ın Hindistan’ın ekonomik büyümesinden (örneğin, teknoloji ve ticaret yoluyla) faydalanma arzusunu yansıtmaktadır. GKRY’nin gelişmiş finansal hizmetler sektörünün, avantajlı vergi rejiminin ve her şeyden öte AB üyeliğinin, Hindistanlı işletmelerin Avrupa pazarına erişimini sağlayacak fırsatlar sunacağı düşünülmektedir. Söz konusu ziyaret sırasında Hindistan-Kıbrıs-Yunanistan İş ve Yatırım Konseyi kurulmuş ve Kıbrıs Borsası ile Hindistan Ulusal Borsası (NSE) arasında GIFT City’de işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Kıbrıs’ın Eurobank gibi büyük bankalarının Hindistan’da temsilcilik açma planları, iki ülke arasında ilerleyen ekonomik işbirliğinin göstergesi olarak sunulmaktadır
İki heyet arasındaki görüşmeler Hint-Avrupa ilişkilerinin yanı sıra Hindistan’ın stratejik projesi olan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nu (IMEC) da içermiştir. Çin’in Kuşak Yol projesini zayıflatmayı hedefleyen ve Türkiye’nin iiçinde yer almadığı koridor Hindistan’ı Arap Denizi yoluyla Arap yarımadasına bağladıktan sonra ABD’nin müttefikleri olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail üzerinden Akdeniz’e bağlamayı amaçlayan deniz ve demir yolu bağlantısının kurulmasını içermektedir.
Hindistan GKRY Birlikteliğinin Geleceği
İki ülke arasındaki askeri, politik, diplomatik, ekonomik yakınlaşma bilinen haliyle bir ittifak değil stratejik bir ortaklıktır. Hem devletlerarası ittifaklar hem de koalisyonlar güvenlik işbirliklerini tanımlamak için kullanılsalar da aslında farklı kavramlardır. Bu kavramlar arasındaki sınırlar halen tartışmalı olsa da ittifaklar, resmi, bağlayıcı ve uzun vadeli taahhütler içerirken, koalisyonlar daha esnek, enformal ve geçici işbirliklerini ifade etmek için kullanılmaktadır.
Hindistan-GKRY işbirliği, şu an için konjonktürel bir birliktelik gibi görünmektedir. Söz konusu ortaklık bir an AB’yi hesaba katmazsak asimetrik bir güç ilişkisini de içermektedir. Hindistan, küresel bir güç iddiasında bulunan ekonomik ve askeri kapasite açısından Kıbrıs’tan daha güçlü bir aktördür. Realist ittifak teorisi, asimetrik ittifaklarda güçlü devletlerin daha küçük devletlere koruma sağladığını, buna karşılık küçük devletlerin stratejik avantajlar sunduğunu belirtir. Burada ne gerçek anlamda bir ittifak ne de koruma söz konusudur. Türkiye ve KKTC’ye karşı bir birlikte duruş ve savunma konusunda işbirliğinin arttırılması karşılığında ve GKRY’nin Hindistan’ın Akdeniz’de etki sahibi olmasına imkan verecek şekilde stratejik avantajlar sunduğu görülmektedir. Kuşkusuz Hindistan’ın Akdeniz’de varlık göstermesi, İsrail-Yunanistan-GKRY ortaklığını güçlendirir. Bu işbirliğinin daha kalıcı bir hale gelmesi ancak AB çerçevesinde kurumsal bir nitelik kazanmasıyla mümkün olabilecektir.
Öte yandan küresel ve bölgesel dinamiklerin değişmesi halinde GKRY ile yapılan bu ortaklığın sürdürülebilirliğinin de sorgulanabileceğini belirtmek gerekiyor. Buna güncel örnek olarak Hindistan-Ermenistan yakınlaşması verilebilir. Hindistan nasıl GKRY’ni Avrupa ile ilişkilerinde bir köprü olarak değerlendiriyorsa Ermenistan’ı da Avrupa’ya erişiminde stratejik bir geçit olarak görmektedir. İki ülke arasındaki yakınlaşma, son yıllarda özellikle savunma, ticaret ve stratejik işbirliği alanlarında belirgin bir ivme kazandı. Ermenistan, 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan karşısında ağır bir yenilgi aldıktan sonra, silah envanterini yenilemek ve Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için Hindistan’a yöneldi. Hindistan, Ermenistan’a 2022’den bu yana yaklaşık 2 milyar dolarlık savunma anlaşmalarıyla silah sağladı. 2024’te iki ülke arasında 600 milyon dolarlık ek savunma anlaşmaları imzalandı, Ermenistan Hindistan’ın en büyük silah ithalatçısı haline geldi Buna ek olaral, 2023’te İran, Ermenistan ve Hindistan arasında “Kuzey-Güney Uluslararası Taşımacılık Koridoru”nun genişletilmesi için üçlü bir anlaşma da imzalandı. Ermenistan’ın önerdiği bu proje, Hindistan’ın İran, Gürcistan ve Karadeniz üzerinden Avrupa’ya bağlantısını güçlendirmeyi hedeflemektedir. Bugün Hintli uzmanlar Zengezur Koridoru’nun açılmasının Azerbaycan üzerinden doğrudan bir bağlantı sağlayarak Ermenistan’ın bu rolünü bypass edebileceğinden endişe duymaktadır. Bu görüşe göre, Zengezur Koridoru’nun Azerbaycan lehine açılması, Hindistan’ın Ermenistan üzerinden Avrupa’ya erişim stratejisini zayıflatabilecektir.